Biliyorum Cin Ali’yi duyunca yüzünüzde kocaman bir gülümseme oluştu. Çocukluğunuzun en güzel anıları canlandı. Belki gözleriniz yaşardı. Ya da ne bileyim kitapların kokusunu hissettiniz. Ah keşke saklasaydım Cin Alilerimi, diye düşündünüz. Eski dostunuz Cin Ali’yi özlediniz.
Cin Ali’nin öyküsünün Cumhuriyetle birlikte başladığını söylersem abartmış olur muyum acaba?
Türkiye’nin iki ucundaki iki köy çocuğu… Biri Karadeniz’in bir köyünden diğeri Ankara’nın… Cumhuriyet’in sağladığı olanaklarla okuyup öğretmen olurlar. Ankara’nın bir köyünde yolları birleşir. İki genç çabucak anlaşır; çünkü ikisi de çalışkandır. İkisini de Genç Türkiye Cumhuriyeti okutmuş öğretmen yapmıştır; şimdi onlar yeni kuşakları en iyi şekilde yetiştirip devlete olan borçlarını ödeyeceklerdir. Köy Enstitüleri sadece kendi yaşamlarını değiştirmekle kalmaz; milyonlarca Türk çocuğunun da yaşamında çok önemli bir rol oynamıştır.
Cin Ali’nin öyküsü biraz da bizim öykümüz değil mi zaten?
1961 yılında Ankara’da doğdu. 1994’e kadar, şimdilerde ismi var cismi yok olan Bahçelievler’de yaşadı. Çocukluğu, ağaçların tepesinde ve komşu bahçelerdeki meyvelerin tadına bakmakla geçti. 1972 de Alpaslan İlkokulu’nu, 1978 de Bahçelievler Deneme Lisesi’ni bitirdi. 1978’de ODTÜ Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü’ne girdi ama uzun süre çıkamadı. Mimarlık Fakültesi’nden çıktığında tarih 1988, çıktığı bölüm Restorasyon Ana Bilim Dalı idi. Okulda öğrendikleriyle uygulamaların farklı olduğunu görünce kafası karıştı. Mimar denince her şeyi yıkıp yerine yenisini yapmak, koruma denince de birilerinin cebini koruma anlaşıldığı için mimar ve restoratörün ne demek olduğunu anlaması epey zaman aldı. Hâlâ tam anlayamadı. İnsanların aydınlanmasının zor olduğunu görünce bari etrafı aydınlatayım deyip aydınlatma tasarımcısı ne demek, onu anlamaya ve anlatmaya çalıştı. Şimdilerde kamu yararına çalışmak gibi bir saplantıya kapıldı. O dernek senin bu dernek benim koşturup duruyor. Öğrenmenin yaşı yoktur diye tuttu bir de “Müze Eğitimi” dalında yüksek lisans yapmaya başladı. Öğrendikleri boşa gitmesin diye de müze açmaya karar verdi. Hâlâ Ankara’da yaşıyor.